http://www.wannawatches.com

Taşeron düzenlemesinde belli bir noktaya gelindi » Kamu BilgiKamu Bilgi

29 Mart 2024 - 15:10

Taşeron düzenlemesinde belli bir noktaya gelindi

Taşeron düzenlemesinde belli bir noktaya gelindi
Son Güncelleme :

02 Aralık 2016 - 2:41

Taşeron düzenlemesinde belli bir noktaya gelindi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç’un moderatörlüğünde TRT Haber ekranlarında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un aktardıklarından satır başlıkları:

[Anayasa değişikliği] Kararı verecek olan parlamento.

MHP’nin de kabul ettiği bir içerik parlamentoya gelecek.

Değişiklik için mutlaka halka gidilmelidir.

Yürütme iki başlılıktan kurtulacaktır.

Düzenlemeyle siyaset doğal mecrasında akacak.

MHP Genel Başkanı Bahçeli sürece desteğini ortaya koymuştur.

AK Parti’nin fire vereceğini kimse düşünmesin.

Referandumda çok büyük oranda evet oyu verileceğini düşünüyorum.

Mevcut anayasa antidemokratik maddeler içermektedir.

CHP de keşke bu sürecin içinde olsaydı.

[Fırat Kalkanı Harekatı] DEAŞ’ın çıkarıldığı yerlere başka terör örgütleri sokulmamalıdır.

Türkiye’nin bir güvenli bölge oluşturması kararlılığımızı herkesle paylaştık.

Bu operasyonlardan rahatsız olanların faaliyetleri var.

Türkiye bu operasyondan vazgeçecek değil.

Halep’te bir an önce silahlar susturulmalıdır, insani yardım yapılmalı.

Türkiye bölgedeki dengelerin korunması konusunda üzerine düşeni yapıyor.

Suriye’de barış masasından bir sonuç çıkmıyor.

ABD, DEAŞ’a karşı PYD’yi kalkan olarak gördü.

ABD, PYD’yi bir süre sonra kenara bırakacaktır.

[ABD’de Trump dönemi] Türkiye’nin ortak noktalarda buluşabileceğini düşünüyoruz.

FETÖ’nün iadesi konusunda yeni gelişmeler olacaktır.

[FETÖ soruşturması] Bu mücadele yıllar boyu sürebilecek bir mücadele.

Bu millet uçurumun kenarından döndü.

[Adana’da yurt yangınında facia] İhmali, kusuru olan bedelini ödeyecektir, soruşturma sürüyor

Eğer uygulamadan kaynaklanan sıkıntılar varsa eksikliklerin hesabı sorulmalı.

Taşeron düzenlemesinde belli bir noktaya gelindi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, anayasa değişikliğine dair, “330 meselesinde en ufak bir endişe olacağı kanaatinde değilim. AK Parti’nin bütün milletvekilleri o gün geldiğinde Meclis’e geldiğinde, 316 milletvekilimizin tamamı, oylarını kullanarak anayasa değişikliğine evet oyu verecekler. Burada AK Parti’nin bir fire bile vereceğini hiç kimse düşünmesin, böyle bir hayal içerisinde olmasın.” dedi.

Kurtulmuş, TRT Haber’de canlı yayınlanan özel programda, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.

Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında bugün gerçekleşen görüşme, sonrasında yapılan açıklamalar ve başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, MHP ile yapılan müzakerelerin, başından beri şeffaf, kamuoyu önünde konuşulan bir süreç olduğunu söyledi.

Yeni anayasa meselesinin uzun yıllardır Türkiye’de konuşulduğunu hatırlatan Kurtulmuş, bu konuda AK Parti’nin iki taslak üzerinde çalıştığını, bunlardan birisinin daha geniş kapsamlı bir anayasa reformu, diğeri de sadece başkanlık sistemine geçiş için gerekli olan mini bir değişiklik olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, her iki partinin ilgili hukukçularının başkanlık sistemini içinde barındıran anayasa değişiklik metni üzerinde görüştüğünü, konuşup, tartıştığını, belli bir zaman sonra genel başkanlarca genel çerçevenin konuşulduğunu ifade etti.

Metnin son şeklinin verilmesi için her iki partideki hukukçuların bir araya geleceğini son düzenlemeleri yapacaklarını anlatan Kurtulmuş, “Sonuçta MHP’nin de kabul ettiği bir metin olarak bugünkü varılan anlaşma sonucu, AK Parti’nin imzaladığı bir metin olarak Meclis’e gelecek. Ama bu metnin içeriği, MHP’nin de kabul ettiği bir içerik olacak. Herhalde önümüzdeki hafta içerisinde bu gündeme gelmiş olacak, parlamentoya gönderilmiş olacak Bütçe görüşmeleri bittikten sonra da Meclis Genel Kurulu’na getirilerek bu konu Meclis’in gündemine sokulmuş olacak. Hayırlı olsun. Bu, Türkiye için önemli bir dönüm noktasıdır, önemli bir virajdır. Bu virajı inşallah Türkiye selametle aşar, yürütmenin tek bir elde toplandığı sisteme doğru Türkiye gider.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Baştan beri ilan ettiğimiz konunun arkasındayız”

Meclis’e gelen değişiklik metninin 330 oyu bulmasının ardından referanduma gideceğini dile getiren Kurtulmuş, “Biz baştan beri ilan ettiğimiz konunun arkasındayız. Meclis’te 367’yi bulsa bile, bunun millete gitmesi en doğru yoldur. Çünkü Türkiye’deki siyasi tarihin en önemli kararlarından birisidir. Bunun mutlaka doğrudan doğruya halka sorulması gerekir. Bu süreç başından beri gayet güzel, şeffaf bir şekilde yürütülüyor. Ümit ederim ki sonuç alınır. Nihayetinde karar verecek olan, önce parlamentodaki milletvekilleri ve ardından milletimizdir. Milletimizin kararı doğrultusunda süreç, tamamlanmış olur. Yani, bugün itibarıyla parlamento kararına konu, gönderilmiş ve olası 330’u aşması durumunda da referandumun yolu bugün itibarıyla açılmıştır.” diye konuştu.

– “MHP ile bir anlaşma ortadır”

“Eğer bazı konular 2019’a bırakılırsa, biz 2019’a kadar bir partili cumhurbaşkanlığı sistemi gibi bir geçiş dönemi mi yaşıyor olacağız?” sorusuna Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Partili cumhurbaşkanlığı olarak bunun adını koymamak lazım. Bunun adı, başkanlık sistemine geçiştir. Buradaki temel konulardan bir tanesi de cumhurbaşkanının, partisiyle ilişkisinin devam edip etmeme meseledir. Orada zaten MHP ile bir anlaşma ortadadır. Dolayısıyla bu yapılan değişiklik yürütmenin iki başlı olmaktan kurtarılması ve böylece bütün yürütme yetkilerinin tek elde toparlanmasına ilişkin bir anayasa değişikliği teklifidir. Mevcut anayasanın ilgili maddesi buna müsaade etmediği için cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi kesiliyordu, bundan sonraki süreçlerde cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi devam edecek. Nihayetinde seçime gideceksiniz. Bu seçimde nihayetinde en azından bir parti, işin içinde olmak durumunda.”

Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanı ayrı, genel başkan ayrı mı olacak? Cumhurbaşkanı partinin genel başkanı mı olacak?” sorusuna karşılık da partinin kendi genel başkanını da parti içerisinden başka birisini de aday olarak gösterebileceğini ifade etti.

Numan Kurtulmuş, “Bu düzenleme, parti genel başkanı olan kişinin de gerektiğinde cumhurbaşkanlığına devam etmesinin önünü açan bir düzenleme olmalıdır. Doğrusu budur. Siyasetin doğasının gereği budur. Türkiye pratiğinin de karşılığı budur.” diye konuştu.

– “AK Parti’nin bir fire bile vereceğini hiç kimse düşünmesin”

Hem AK Parti hem MHP grubunda fire verilmemesi konusunda bir izah etme çabasının olup olmadığı sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Meclis’te 330 konusunda bir sıkıntı yaşanacağını zannetmiyorum. Çünkü süreç, gizli kapaklı yürütülen bir süreç olsaydı, kapalı kapılar ardında birtakım pazarlıklar, siyasi manevralarla dolu olmuş bir süreç olsaydı endişeler taşınabilirdi. Ama hem MHP hem AK parti olarak bizim tavrımız son derece açıktır. Ama her iki parti de bu sürece ciddi şekilde riayet ederek bugüne kadar gelinmiştir. Bugün de genel mutabakat ifade edilmiştir. Dolayısıyla 330 meselesinde en ufak bir endişe olacağı kanaatinde değilim. AK Parti’nin bütün milletvekilleri o gün geldiğinde, Meclis’e geldiğinde, 316 milletvekilimizin tamamı, oylarını kullanarak anayasa değişikliğine evet oyu verecekler. Burada AK Parti’nin bir fire bile vereceğini hiç kimse düşünmesin, böyle bir hayal içerisinde olmasın.”

Değişikliğin, referanduma gittiği anda hiçbir sıkıntının olmayacağını ifade eden Kurtulmuş, referandumdan, çok kuvvetli bir şekilde 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminden çok daha yukarıda bir oranda ‘Evet’ oyu çıkacağını ümit ettiğini dile getirdi.

– “CHP’nin de bu sürecin içerisinde olması, doğrusu olandır”

MHP ile bugünkü mutabakatın yeni bir anayasanın da yolunu açıp açmayacağına ilişkin soruya karşılık Kurtulmuş, herkesin gönlünde sivil, demokratik, katılımcı bir anayasa olduğunu söyledi.

Anayasa değişikliği yapılsa dahi, Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacının ortadan kalkmayacağını belirten Kurtulmuş, şu anda yapılan anayasa değişikliğinin esas o büyük hedefi ötelemeyeceğini, tam tersine o hedefin önünü açacağını ifade etti.

CHP’nin de bu süreç içerisinde olması temennisinde bulunan Kurtulmuş, “Bu süreçte keşke kurumsal olarak da CHP işin içerisinde olsaydı. Başından itibaren bu konudaki görüşlerimizi ifade ettik. CHP’nin herhalde genel prensibi şu oldu, ‘Biz başkanlık sisteminin konuşulduğu hiçbir müzakerenin içerisinde olmayız’ diyerek böyle bir süreçte atılması planlanan herhangi bir adımın içerisinde olmayacaklarını ilan ettiler. Dolayısıyla CHP’nin de bu sürecin içerisinde olması, doğrusu olandır. Keşke olsalardı.”

Anayasa değişikliğine ilişkin takvimin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Takvim meselesi, işin daha teknik kısmıdır. Şimdi önümüzde Meclis’in gündemini işgal eden bir bütçe var. Bütçeden evvel bunun Meclis Genel Kurulu’na inmesi mümkün değil. Bir de referandumun şartları, kampanya süreci bir hesaplamayla yapılacak bir şeydir. Ama sonuçta karar alındığı anda, 60 gün içerisinde referanduma gidilmesi mümkündür.”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik 24 Kasım’da Suriye’de düzenlenen hava saldırısına ilişkin “O süre içerisinde hangi uçakların, hangi hava araçlarının orada olduğunun tespiti var, kayıtları var. Türkiye, bu işin açığa çıkması için peşini bırakmayacaktır. Burada kim tarafından bu operasyonun yapıldığı bir şekilde anlaşılacak, ortaya konulacaktır.

Kurtulmuş, TRT Haber’de canlı yayınlanan özel programda, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.

Suriye’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, Türkiye’nin Suriye tarafındaki DEAŞ, PYD/YPG, PKK gibi terör örgütleri tarafından sürekli taciz edildiğini, Fırat Kalkanı Harekatı’nın adım adım geldiğini söyledi.

Şu anda Suriye’de bulunan bütün devletler ve DEAŞ dışındaki bütün örgütlerin neredeyse tamamının, DEAŞ ile mücadele ettiğini söylediğini, ancak bu örgütle nasıl mücadele edileceğine ilişkin bir ittifakın olmadığını aktaran Kurtulmuş, herkesin, DEAŞ ile mücadeleyi oradaki varlığının meşruiyet aracı olarak gördüğünü ifade etti.

Fırat Kalkanı Harekatı’nın ne kadar doğru bir operasyon olduğunun da süreç içerisinde anlaşıldığını dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Şimdi Türkiye’nin hedefi, El Bab’ın Özgür Suriye Ordusu tarafından alınmasıdır. Bununla ilgili lojistik desteklerimizi veriyoruz. Bu tabii, zor bir mesele. 22 askerimiz, Fırat Kalkanı Operasyonu sürecinde şehit oldu. Bu anlamda, Türkiye’nin, bu ulusal güvenliğiyle ilgili bir meseledir. Hava saldırısıyla şehit olan askerimize dair Ruslar bugün açıklama yaptı. O süre içerisinde hangi uçakların, hangi hava araçlarının orada olduğunun tespiti var, kayıtları var. Türkiye, bu işin açığa çıkması için peşini bırakmayacaktır. Burada kim tarafından bu operasyonun yapıldığı bir şekilde anlaşılacak, ortaya konulacaktır. Havada herkesin uçağı var. Bu operasyondan rahatsız olan birtakım unsurların bu işin içerisinde olduğu anlaşılıyor. Terör örgütlerinin de havada insansız araçlarının olduğu biliniyor. Dolayısıyla bu ortaya çıkar. Ama sonuçta Türkiye, ne olursa olsun bu operasyondan vazgeçecek değildir. Bunun açıkça altını çizmek istiyorum. Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok. Suriye topraklarındaki şu şehri, bu şehri alalım diye aklımızın ucundan dahi geçmez. Ama güvenli bölgenin, terör örgütlerinden temizlenmesi, Türkiye’nin sınır güvenliğiyle ilgili bir meseledir. Tabii, sadece el Bab, Münbiç meselesi değil, en az onlar kadar önemli konu Halep ve Musul meselesidir. Bu bölgenin iki ana şehri. Buraların dengesi nasıl gelişirse bundan sonra bölgedeki siyasi gelişmeler de o şekilde olacak.”

– “Halep’te insani bir durumun ortaya çıkarılması görüşmelerimizi sürdürüyoruz”

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Halep’te bir insanlık dramı yaşandığını, hastanelerin bombalandığını, çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanamadığını ve oraya insani yardımların ulaştırılamadığını dile getirdi.

Uluslararası toplumun önemli hedeflerinden birisinin, bir an evvel Halep’te silahların susturulmasını sağlamak olduğunun altını çizen Kurtulmuş, “Uluslararası toplumun görevi, özellikle Suriye rejiminin, Halep’e karşı bu barbarca saldırılarını durdurmasını temin etmektir. Oradaki insanların hayatta kalabilecekleri asgari insani yardımların, desteklerin verilmesidir. Türkiye olarak biz, bir taraftan bu sahadaki Türkiye’nin güvenliğini sağlayacak adımları atarken diğer taraftan da Halep’te insani bir durumun ortaya çıkarılması görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ümit ediyoruz ki çok kısa bir süre içerisinde Halep’te önce bir ateşkes, çok acil bir şekilde insani yardımın oraya ulaştırılması ve orada gariban, mazlum, zavallı halkın bir an evvel temel ihtiyaç maddelerine kavuşmasını temin etmek geliyor.” ifadelerine yer verdi.

– “Türkiye herkes ile görüşüyor”

Türkiye’nin, El Bab ve Münbiç’e doğru hareketliliğinin, Halep’teki gelişmelerle ilgisinin olmadığını söyleyen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye, bölgedeki dengelerin korunması bakımından, Halep’teki insani durumun bir an evvel sağlanması için de üzerine düşeni yapıyor. Herkes ile görüşüyor. Rusya ile görüşülüyor, Merkel ile İran ile görüşülüyor. Maalesef Suriye’deki barış masasından bir şey çıkmıyor. Çok açık söyleyeyim, barış masasından bir şey çıkmamasının temel nedeni şu, herkes kendisinin yararına olacak barışı, Suriye’ye dayatmaya kalkıyor. Halbuki bırakın bu masada, bu kadar kahır çekmiş en az 600 bin insanını feda etmiş masum bir milletten bahsediyoruz. Bu millet, nasıl bir gelecek tayin etmek istiyorsa, uluslararası camia da barıştan yana samimiyse, Suriye halkının istediği istikamette barışı yönlendirsin.”

Suriye konusunda, Rusya ile Türkiye arasında bazı görüş ayrılıklarının olduğunu dile getiren Kurtulmuş, ancak Halep’teki insani durum konusunda Rusya’nın da ateşkesin sağlanması konusunda bir garantörlük vermesinin önemli olduğunu belirtti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye ile Rusya bunu sağlayabilirse çok kısa bir süre içerisinde Halep’te bir ateşkes ve hemen ardından da bir insani sürecin başlayabileceğini sözlerine ekledi.

TRT